Salı, Şubat 07, 2012

Van en e helf iskendır piliiiz


16 yıldır okul tatillerinde kendisini ziyarete gelen kardeşini bir Ankara klasiği sayılan Uludağ Kebapçısına götürmeyen bir abla nasıl bir abladır sizce? Rahatça söyleyin çekinmeyin, kötü bir abladır deyin. Neyse hatamızı gördük ve hızlıca telafi yoluna gittik, dün akşam abla kardeş kendimizi iskenderin sıcak ve yağlı kollarına teslim ettik. Pişman mıyız asla, güzelleştik bu tatla.
 
Yemek sonrası operaya gitme planımız olduğu için Uludağ Kebapçısının Ulus Denizciler Caddesindeki yerini tercih ettik. Zaten en eskisi o olduğundan ve en çok oraya gittiğimden herhalde, Uludağ deyince benim aklıma direk orası geliyor. Biz yürürken hava kararmış, esnaf kepenkleri indirip evine doğru yollanmış dolayısıyla etraf ıssızlaşmış ve hafiften ürkütücü bir havaya bürünmüştü. Mekânı bilmeyen kardeşimin o sırada içinden “Hay Allah nereye gidiyoruz böyle bu saatte” diye geçirdiğinden eminim. Neyse ki sokağın ürkütücülüğü kapıdaki görevlinin sıcak karşılaması ve içerideki hoş tereyağı kokusuyla birlikte unutulup gidiyor. Eski tarz lokantalarda yerleşik olduğu üzere 3-4 görevliye “iyi akşamlar-hoş geldiniz” tekmili verdikten sonra masamıza yerleştik ve menüye bakmaya gerek duymadan siparişimizi verdik. Normalde buranın mevsim salatasını çok beğenmeme rağmen vakit darlığı sebebiyle bu sefer yiyemedim, siz gittiğinizde mutlaka deneyin, hatta benim yerime de yeyin.


Hızlı servis sayesinde çıtır pide üstü incecik kesilmiş dönerimize çabucak kavuştuk. Sos ve tereyağı tekliflerine de hiç hayır demedik, iskenderin hakkını verdik. Sessiz geçen beş dakikadan sonra surat ifadesi itibarıyla mest olmuş gibi duran kardeşime yemek hakkındaki fikrini sordum. Bir de baktım bizim kardeş sözde gurmelere taş çıkarır yorumlarda bulunuyor. Etin inceliği ve lezzeti, tereyağının kalitesi, salçalı sosun tadı tam not alırken, yoğurt maalesef sınıfta kaldı. Efendim neymiş bu kadar özellikli lezzetin yanında o yoğurt fazla sıradanmış. Eeee Denizli yoğurduna alışmış bir gurme damağını tatmin etmek o kadar kolay değil. Bu arada İskender üzerindeki köfte de bizim gurmeden tam not aldı, bir dahaki sefere sadece köfte mi denesem diye düşünüyordu.
Don Giovanni'yi bekletmemek adına tatlı ve çaya hayır demek zorunda kaldık maalesef, hızlıca hesabı ödeyip çıktık. Hesap demişken, fiyatların çok makul olduğunu söyleyemeyeceğim, bir porsiyon İskender için 25 lirayı gözden çıkarmalısınız. Alınan lezzet ve hizmet fiyatı biraz rasyonalize etse de giderek küçülen porsiyonlar ayrı bir soru işareti oluşturuyor. Şöyle söyleyeyim bir porsiyon İskender benim gibi mide hacmi küçük birisi için yeterli olsa da gurme kardeşimin doyması için yetersiz. Bence standart erkek boğazının ederi Uludağ kebapta 1,5 porsiyon, aklınızda bulunsun. Bense daima hassas midemin rahatını ön planda tutmak zorundayım: lezzetli et yemişim, üzerine 3 saat hareketsiz oturup opera dinlemişim ve bu süre zarfında midem hiç rahatsızlık belirtisi göstermemişse benim için o yemek bedelini fazlasıyla hak etmiştir. 
 
Ankara’da iskender yiyecekseniz, bütçe sorununuz da yoksa fazla düşünmeyin Uludağ Kebapçısı’na gidin. Şimdiden afiyet olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder